top of page

Küçükçekmece Lagünü Havzası ve Yakın Çevresi

 

KÜNYE

Tip: Kentsel Tasarım

Yer: İstanbul

Statü: Eşdeğer Ödül, Ulusal Yarışma

İşveren: İstanbul Büyükşehir Belediyesi

Yıl: 2022

Ekip:

Fatma Zeynep ALTINBAŞLI, Yüksek Mimar 
Tuna Han KOÇ, Mimar​​

 

Kentsel Praksisten Kentsel Poesis* e :/ Ekopolitik Bir Yürüyüş
Antroposen çağının ekosistemleri değiştirebilme hatta yok edebilme ve akıl yürütmeler ile onun üstünde tahakküm kurma gücü kazanan insanı, başka bir perspektiften yaşamı kurma yetisi de kazanmıştır. Tarımla eş zamanlı gelişmeye başlayan kent kurma pratikleri ise yayılmacı ve bölgeleşmeci bir akılla; kendi türünün varoluşunu ve gezegendeki yer tutma kabiliyetini gözeten refleks ve güdülerle gelişmiştir. Bu refleks ve güdüler tekrar edildikçe majör olarak bir otak insanlık aklının ya da kolektif aklın dış dünyayı bir sağduyu alanına dönüştürmesine sebep olmuştur. Sağduyunun ise insanı merkeze koyan faydacı refleksleri, doğanın ya da yaşamın ihmali sonucunu ortaya çıkmıştır. Bu durumda doğa, deneyim alanından çıkarak, aklın alanına dahil olmuştur. 
Hayatı etkin kılan ve temelinde deneyim olan tarım da bir energeia alanıdır. Ancak tarımı keşfetmiş olmak temelde bir energeia olsa da, insanın doğa üzerindeki tahakküm mekanizmasını harekete geçirerek bir kuvvet ilişkisini de doğurmuştur. Bu da zorunlu olarak yer değiştirme eylemlerini üreterek, insan aklının edimlerini, energeia üretmekten kuvvet üretmeye, gözlemden, soyut akla doğru harekete geçirmiştir. Devamında bu kuvvetlerin belki de en önemlileri, iktidar, politika ve kentsel pratikler ortaya çıkmıştır.
Soyut aklın hegemonyası, yaşamı düşünmeyi bir olanak/kuvvet sahasına sıkıştırarak, insana deneyimleme yetisini unutturmuş ve sağduyu (doksal, üretici olan paradoksun ve farklanmanın üstünü örtmüştür. Bunun sonucu olarak en başta deneyimle yer üreten insan, yeri bir "kozmik yere" dönüştürerek onu ortak aklın egemenliğine bırakmıştır. Bugün bu ortak aklın, yerin tüm katmanlarını, çeşitliliklerini ve farklarını silen onu "düşünebilir" kılan bir virtüel alana, ölçülebilir sistemlere dönüştürdüğü görülmektedir. Bu ortak aklın karar verme aygıtlarından biri olarak kentsel politakaların, özellikle doğal alanları birer "rezerv alan" olarak sistemleştirmesi, yeri bir praksis sahasına dönüştürmektedir.
Gündelik yaşamın doğrudan içinde ancak deneyimin de bir o kadar dışında olan yarışma alanını tarif eden Terkos, Sazlıdere, Küçükçekmece havzaları üzerine yürütülen politikalar da bu yerin bir kuvvet/olanak olarak rezerv alan ya da "artık-fazlalık" doğa olarak yeniden kavramsallaştırıldığının en görülebilir kanıtıdır.
Deneyimin bir parçası olamayan, kent içindeki "büyük boşluk", doğal olarak virtüel bir akıl yürütme sahasına dönüşmektedir. Bugün belki de tüm insanlık söz konusu, salt insan merkezli akıl yürütmelerin ve hipotezlerin beklenmeyen antitezlerini yaşamaktadır. Bu bağlamda, bir boşluk değil yaşam yeri olan havzalar sistemi tekrar insanın koruma, kurtarma ve karşılaşma eylemlerini harekete geçirebilecek bir psikocoğrafya deneyimi ve görülmeyi bekleyen yer olarak yeniden düşünülmüştür. Yaşamı izleme eyleminin en ilkel hali olarak yürüme, kozmik aklın ve kentsel praksisin bir antitezi olarak önerilmiştir. Havzada gezgin olmak, onu deneyim yoluyla ölçümlemek ve doğrudan karşılaşmalar yoluyla çoğullukların ve paradoksların ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Böylece alandaki kendiliğinden ekopolitik bir yürüyüşe dönüşen gezgin devinimlerinin, yaratıcı üretmeyi ve yaşamı, energeiaya dönüştürerek insan yaşamıyla birlikte etkin kılmayı, desteklemeyi öğreten kentsel poesisi de ortaya çıkaracaktır.
Her bir gezginin kendi patikası ve karşılaşmaları da aynı zamanda ortak aklın ve sağduyunun karşıtıdır. Böylece her gezginin alanı kendince farklı bir biçimde deneyimlemesinin ve farklı bellek kanalları oluşturmasının, insanı yere ve doğaya koruyucu ve kollayıcı bir katman olarak getireceği düşüncesi bu projenin temel savı olmuştur.

© 2024 by rasastudyo

bottom of page