
Söğüt Tarih ve Doğa ile Buluşma Karşılaşma Alanı
KÜNYE
Tip: Ziyaretçi Merkezi
Yer: Bilecik
Statü: Mansiyon, Ulusal Yarışma
İşveren: TMMOB Mimarlar Odası Bursa
Yıl: 2022
Ekip:
Fatma Zeynep ALTINBAŞLI, Yüksek Mimar
Tuna Han KOÇ, Mimar
Hodosmekan
Çok eskide kalana ulaşmak için binyıllara gömülen arkeoloji-sanatının karşısına, 'unutulmuş şeylere ve geçiş yerlerine' dayanan bir haritacılık sanatı çıkar. Hodolojik olmak üzere anıtsal olmayı bıraktığında, heykel de öyledir;manzara olduğunu ve bir yeri, bir yurdu düzenlediğini söylemek yeterli değildir. Düzenlediği şey yollardır, kendisi bir yolculuktur. (Deleuze,1993)
Söğüt tarih-doğa buluşma odağı, keşif rotasının bir durak-istasyon noktası olarak; patikanın doğal olarak mekansallaştığı, hacim ilişkilerini ürettiği bir 'yer'dir. Bu istasyonun, Söğüt ve çevresindeki coğrafyadaki tarih katmanının ve doğa katmanının deneyim ve mekan yoluyla kesiştiği bir odak olması amaçlanmıştır. Bununla birlikte söz konusu kesişme veya buluşma, doğal ile beşeri olanın bir arada olabilme biçimlerinin şimdi ve gelecek için görünür olduğu kristalleştiği,yerde bir kabiliyet araştırması olarak ele alınmıştır. Bu açıdan yer(coğrafya) deneyimi ve tasarlanan mekan(hacim) birbirine peşi sıra eklemlenen iki ayrı grubun üyeleri değil, aksine birbirine karışan ve hatta birbirleri yerine ikame olan hodolojik bir kurgudur. Buna hodos mekan adı verilmiştir. Hodosmekan ya da hodolojik mekan araştırması, kavramın kendi tanımını da içinde taşımaktadır. Buna göre söz ile üretilen bilginin bir patikada ve yerde görünür olma biçiminin, patikada yürüyen gezginin fiziksel devinimlerini ve bedenini bir akım makinesi olarak kullanabilmesi potansiyeli aynı zamanda bilgiyi ya da tarihi yürüme eylemiyle sürekli olarak ve bugüne taşıyarak devindirebilme gücü taşımaktadır.
Bilecik,Söğüt yerleşimi içinde bulunduğu coğrafyayla birlikte bir kuruluş hikayesinin merkezinde bulunmaktadır. Bu açıdan bir nirengi noktası ya da sıfır anı taşıdığı hikayenin, bir dil yoluyla aktarılan anlatıdan sıyrılarak gerçek bir deneyime dönüşmesi-dönüşebilme-potansiyeli, projenin temel araştırması olmuştur. Bu araştırmanın diğer izleğini ise doğa kurmaktadır. Coğrafyanın ve topoğrafyanın taşıyıcısı olan doğanın, yürüyüş eylemiyle deneyimlenmesi bir zaman makinesi olarak ikame olmaktadır. Nitekim, insanın doğa içindeki en ilkel ve dolaysız eylem ve deneyim aracı olan 'yürüme' zamandan ve tarihten bağımsız olarak, coğrafyanın ve topografyanın izin verdiği, geçit verdiği yüzeylerinde oluşmuştur. Dolayısıyla Kayı Boyu'nun, Roma'nın, Osmanlı'nın, ya da bugünün insanının coğrafyadaki ve topos/hodos daki izleri her daim üst üste düşmektedir. Bu doğal ve kaçınılmaz olarak bir tarih ve doğa-coğrafya deneyimidir.
Projede, bu kurgu üzerinden yürüme eylemindeki kaçınılmaz olan tarih ve doğa deneyiminin kristalleştiği, görünür olduğu anları ortaya çıkartmayı amaçlanmıştır.